Kategori: DÜNYA

3. Dünya Savaşı’nın merkezi Ukrayna olabilir!

Dünya genelinde artan gerilim ve çatışmalar 3. Dünya Savaşı endişelerini tetiklerken, küresel politikalar, güç dengeleri ve olası senaryolar üzerine yapılan analizler, dünyanın bu tehlikeli eşiğe ne kadar yakın olduğunu sorguluyor.

İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Güler Kalay, küresel jeopolitik gerginliklerin artmasının nedenlerini ve olası 3. Dünya Savaşı senaryolarını değerlendirdi.

3. Dünya Savaşı söylemlerinin yeni olmadığına işaret eden Dr. Güler Kalay, “Soğuk Savaşın bitişi, her ne kadar mutlak barış beklentilerini en azından ilk on yıl için güçlendirmişse de 1990’lı yılların başından bu yana küresel sermaye hızla Asya-Pasifik’e doğru kaymaya başladı. Bunu en belirgin şekliyle Asya Kaplanlarının 1990’lı yıllardaki krizlerden yükselerek çıkmaları ve Çin’in önlenemeyen ekonomik yükselişinde görmek mümkün. Soğuk Savaş’ın galibi, yeni dünya düzeni söylemleriyle tek kutuplu dünya düzeninin sürekliliğini savunan ABD’nin küresel ekonomideki güç kaybı karşısında hegemonik gücünün sürdürülebilmesi için daha agresif ve proaktif bir dış politika yürütmeye başladığını görürüz. Bu, günümüzdeki vekalet savaşlarının da bir nedeni olmakla birlikte küresel sermayenin yön değiştirmesini durduramamıştır.” dedi.

NATO’NUN ÖNCELİKLİ AMACI AMERİKAN ÇIKARLARINI KORUMAK

“Günümüze gelirsek; 3. Dünya Savaşı söylemleri ve Rusya’nın Avrupa için giderek daha fazla tehdit oluşturduğu söylemleri, NATO’nun asıl misyonunun yeniden güçlendirilmesi çabalarını da yansıtmaktadır.” diyen Dr. Güler Kalay, aslında çokça dile getirildiği gibi NATO’nun öncelikli amacının Amerikan çıkarlarını korumak olduğunu, Avrupa’nın güvenlik tehdidi altında olduğu algısının NATO’nun Baltık ülkeleriyle gelen genişlemesini sağladığını ve Rusya’nın Baltık sınırının NATO’nun kontrolüne girdiğini anlattı.

Çin’in önlenemeyen ekonomik yükselişi karşısında keskinleşen küresel jeoekonomik rekabetin, vekalet savaşlarının yaygınlaşmasını sağlayan faktörlerden biri olduğunu dile getiren Dr. Güler Kalay, “Rusya-Ukrayna Savaşını bu çerçevede değerlendirebiliriz ki olası 3. Dünya Savaşı durumunda da savaşın merkezinin Ukrayna olma olasılığı yüksektir. Önceki dünya savaşlarına baktığımızda en belirgin nedenlerden biri sermaye paylaşımı sorunuyken diğerinin de Avrupa’nın güvenliği konusu olduğunu görürüz. Bu bağlamda Çin’in rakip hegemonik güç ve Rusya’nın uluslararası askeri ve siyasal güç olarak yükselişi karşısında Ukrayna bu her iki aktör için kilit nokta olabilmektedir. Elbette Çin’in arka bahçesi Tayvan’daki Batı yanlısı girişimler ve yaşanan siyasal krizler de bu senaryonun bir parçası olarak görülebilir.” diye konuştu.

YENİ SOĞUK SAVAŞ VE KÜRESEL GÜÇ REKABETİ…

Küresel hegemonyanın mücadelesi yoğunlaştıkça, jeopolitik dinamiklerle birlikte bu dinamikleri yeniden şekillendirecek jeoekonomik projelerin de ortaya çıktığına işaret eden Dr. Güler Kalay, “Çin’in Kuşak Yol Projesi karşısında ABD-Hindistan projesi olan Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) küresel rekabetin bir parçası. Yeni Soğuk Savaş ve küresel güç rekabetinin yarattığı jeoekonomik konjonktürde, ‘koridor savaşlarının’ bu projelerin jeopolitik konumu ve ölçeği nedeniyle küresel hegemonya rekabetinin bir parçası haline geldiğini görmekteyiz.” dedi.

3. DÜNYA SAVAŞI’NIN BAŞLANGIÇ NOKTASI…

Bu bağlamda kollektif Batı’nın öncelikli hedefinin Rusya ve güvenlik algıları olarak görünse de asıl hedefin Çin ile ABD arasındaki hegemonya yarış olduğuna dikkat çeken Dr. Güler Kalay, “Amerikan hegemonyasını sona erdirmesi beklenen Çin hegemonyasının yükselişi karşısında Batı sermayesi varoluşsal bir mücadele veriyor. Ukrayna Batı’nın doğuya açılan ilk kapısı dolayısıyla zayıf bir Rusya ve Çin’in çevrelenmesi senaryolarıyla desteklenen Ukrayna, bu yarışın merkezi olduğu gibi III. Dünya Savaşı olasılığında büyük ihtimalle başlangıç noktası da olacaktır.” şeklinde konuştu.

OLASI KÜRESEL SAVAŞ ÖNLENEBİLİR Mİ?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın olası 3. Dünya Savaşı söylemlerinin mevcut konjonktürde artan rekabetin ve vekalet savaşlarının topyekûn bir küresel çatışmaya dönüşme riskini işaret ettiğini ifade eden Dr. Güler Kalay, “Ukrayna-Rusya savaşının artık iki taraf arasındaki bir çatışmadan çıkıp daha fazla uluslararası oyuncunun müdahil olduğu geniş çaplı bir savaşa dönüşmesi, olası III. Dünya Savaşının merkezinin yine Avrupa olacağını göstermektedir. Aslında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ‘savaş söylemleri ciddiye alınmalıdır’ sözünün mevcut konjonktürde artan küresel rekabetin yönetilebilir ve yönlendirilebilir aşamada olduğunu ve olası küresel savaşın önlenebilirliği için bir uyarı niteliğinde okunması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

Bağdat’ın trafik sorununa Türk çözümü

Dünyada 15 ülkeye akıllı kavşak teknolojileri ihraç eden Türk firması ISSD Bilişim, yenilikçi çözümler sunmaya devam ediyor. ISSD Bilişim tarafından geliştirilen Türkiye’nin ilk patentli Dinamik Kavşak Kontrol Sistemi olan CHAOS, Irak’tan gelen üst düzey yetkililere tanıtıldı.

İSTANBUL (İGFA) – 7 milyona yaklaşan nüfusuyla Batı Asya’nın en yoğun şehirlerinden biri olan Bağdat, ciddi trafik sıkışıklıkları ve altyapı problemleriyle boğuşuyor.

Şehirdeki araç sayısı 2001’de bir milyon civarındayken 2021’de bu rakam 2,7 milyona ulaşmış durumda. Bu artış, yolların kapasitesini aşarken park yeri eksikliği, güvenlik kontrol noktaları ve yetersiz trafik yönetimi de sıkışıklığı artırıyor. Uzun süreli trafik sıkışıklıkları ve artan karbon emisyonları, şehir için ciddi bir çevresel risk oluşturuyor.

CHAOS ŞEHİR TRAFİĞİNİ  DAHA VERİMLİ HALE GETİRİYOR

ISSD Bilişim Yönetim Kurulu Başkanı Çağrı Yüzbaşıoğlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, CHAOS’un şehirlerin trafik yönetiminde daha verimli çözümleri ürettiğini belirtti. “CHAOS sistemi, trafik akışını optimize etmek, güvenliği artırmak ve şehirlerin daha verimli hale gelmesine katkı sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Gerçek zamanlı veri analizi ve adaptif sinyal kontrolü gibi özellikler sayesinde, şehirlerdeki trafik yoğunluğunu azaltıyoruz. Iraklı yetkililerin bu sisteme gösterdiği ilgi, uluslararası alanda teknoloji ve bilgi paylaşımının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.” dedi.

BAĞDAT’IN TRAFİK SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ

Toplantıya katılan önemli isimler arasında Irak Çevre Bakanlığı Teknik Bakan Yardımcısı Jassim Abdulaziz Humadi, Başbakan Ofisi Dijital Dönüşümden Sorumlu Başbakan Danışmanı Hasan Shamsuddin ve Irak Trafik Genel Müdürü Orgeneral Raad Mahdi Abdulsahib gibi üst düzey yetkililer yer aldı. Irak genelinde büyük ilgi gören CHAOS sistemi, ülkenin trafik yönetiminde modern çözümler için bir adım olarak değerlendiriliyor.

Yüzbaşıoğlu, Irak gibi potansiyel pazarlarda teknolojiyi en verimli şekilde kullanmanın önemine vurgu yaparak, “ISSD olarak, geliştirdiğimiz bu sistemle sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da fark yaratıyoruz. Irak pazarında güçlü bir yer edinmeyi ve trafik sorunlarının çözümüne katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bağdat’ın trafik sorununu CHAOS ile çözeceğiz ” ifadelerini kullandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Guterress’in Afrika paylaşımını yanıtladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Afrika paylaşımını yanıtladı.

ANKARA (İGFA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, “Sayın Genel Sekreter, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin günümüz şartlarıyla uyumlu ve adil bir şekilde bir reforma tabi tutulması hakkındaki görüşlerinizi samimiyetle ve yüksek sesle ifade etmeniz, dünyanın yeniden adil bir sisteme sahip olması açısından oldukça kıymetlidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Afrika kıtasının ve tüm Afrikalıların da bu adil sisteme katkı sunabilmesine mutlaka fırsat verilmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Dünyamızda savaşlar etrafımızı daha fazla sarmadan, daha fazla insan ve toplum acı çekmeden, daha fazla masum kanı dökülmeden, küresel barış ve güvenliği temin etme görevini yerine getirmekten uzak olan BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının kökten değiştirilmesi gerekmektedir. İnsanlığın bizden beklentisi budur. Biz, bu beklentilerin bir karşılığı olarak ‘Dünya 5’ten büyüktür’ demeyi, ‘Daha adil bir dünya mümkün’ anlayışıyla hareket etmeyi sürdüreceğiz. Türkiye olarak, adil bir uluslararası sistem ve günümüz şartlarına uygun bir BM Güvenlik Konseyi’nin oluşması için samimiyetle uğraş veren tüm dostlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.”

GUTERRES’İN AÇIKLAMASI

Hatırlanacağı gibi BMGK oturumunda konuşan Guterres, Afrika’nın Konsey’deki temsiliyetine ilişkin açıklamalarda bulunmuş, Konsey’de Afrika’nın temsil edildiği bir reforma acil ihtiyaç duyulduğunu vurgulamıştı.

Konsey’in “İkinci Dünya Savaşı’nın galipleri tarafından tasarlandığını ve o dönemin güç yapılarını yansıttığını” kaydeden Guterres, 1945’ten beri dünyanın önemli ölçüde değiştiğini ve Konsey’in yapısının buna “ayak uyduramadığını” söylemişti.

Guterres, 1945’te, şu anki Afrika ülkelerinin çoğunun sömürge yönetimi altında olduğunu ve uluslararası konularda söz hakkının olmadığını hatırlatarak “Dünya’nın önde gelen barış ve güvenlik organında, 1 milyarı aşan nüfusa sahip bir kıta olan Afrika’nın daimi olarak temsil edilmemesini kabul edemeyiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Guterres, konuşmasını sosyal medyadan da paylaştı.

ABD’de terzi dükkanı açmanın maliyeti… Geliri ne, lisans gerekli mi?

Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde bulunan Brooklyn kentinde kendi terzi atölyesini işleten moda tasarımcısı Gül Recepoğlu, Amerika’daki terzilik sektörüne yeni bir soluk getiriyor. New York Temsilcisi Özlem Özgüt Yörekli, ABD’de terzilik yapmanın tüm detaylarını Gül Recepoğlu’ndan öğrendi.

Özlem Özgüt Yörekli – abdpost.com / ABD (İGFA) – Uzun yıllar ünlü modacı Nur Yerlitaş ile çalışan ve Türkiye’de 23 yıl terzilik yaparak deneyim kazanan Gül Recepoğlu, Amerika’ya ilk olarak 2013 yılında ailesiyle gezmek için geldi. 2015 yılında tekrar dönerek burada kalmaya karar verdi ve kendi terzi dükkanını açtı. Gül Recepoğlu, gelinlik ve abiye dikimi konusunda uzmanlaşmış olmasının yanı sıra, tadilat işlerinde de büyük bir yetkinliğe sahip.

LİSANS SAHİBİ OLMAK GEREKİYOR

Amerika’da terzilik yapabilmek için lisans ve çalışma izni gerekliliğine dikkat çeken Recepoğlu, bu süreçte Türk diplomasının tercüme edilip Amerikan standartlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, Amerikan iş kültürüne uyum sağlamak ve işinizi iyi bilmek de büyük önem taşıyor.

YARIŞMADA BİRİNCİ OLDU: İŞ KAPILARI AÇILDI!

Recepoğlu, Manhattan’da düzenlenen büyük bir terzi yarışmasında birincilik kazandıktan sonra ünlü bir moda şirketinde iş teklifini kabul ederek kariyerini burada sürdürdü. Ancak, kendi işini kurma hayalini gerçekleştirmek için ayrıldığını belirtiyor. Şu anda Brooklyn’deki atölyesinde, özel elbiseler ve tadilat hizmetleri sunuyor.

Recepoğlu’nun atölyesinde tadilat işlerinin ücretleri, yapılan işin niteliğine göre değişiklik gösteriyor. Pantolon paçası tadilatları 20 dolardan başlıyor. Elbiselerin yan taraflarının daraltılması veya boyunun kısaltılması işlemleri ise, kullanılan malzemeye ve işçiliğe bağlı olarak 40 dolardan başlayabiliyor. Özel dikim hizmetlerinde de fiyatlar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Abiye elbiseler ise kumaş ve modeline göre değişiklik gösteriyor.

Amerika’da terzilik yapmanın yüksek gelir potansiyeline sahip olduğunu belirten Recepoğlu, işin kalitesi ve müşteri memnuniyetinin önemine vurgu yapıyor. Müşterilerine güler yüzle yaklaşmanın ve kibar bir ilgi göstermenin, sektördeki başarının anahtarlarından biri olduğunu ifade ediyor.

Amerika’da terzilik sektörünün yüksek gelir potansiyeline sahip olduğunu belirten Recepoğlu, el işçiliği ve müşteri memnuniyetinin önemine vurgu yapıyor. Dükkan açmanın maliyetinin ortalama 30-35 bin dolar arasında olduğunu ifade eden Recepoğlu, bu maliyetin kira, depozito, malzeme ve diğer masrafları kapsadığını belirtiyor.

Gül Recepoğlu, Türkiye’den gelen terzilere Amerika’da başarılı olabileceklerini, yeterli deneyim ve yetkinlikleri olanların cesur bir şekilde adım atmaları gerektiğini söylüyor.

Brooklyn’deki terzi dükkanına gelenlerin hem tadilat hem de özel dikim hizmetlerinden faydalanabileceğini belirten Gül Recepoğlu’nun kapıları her zaman açık. Şehrin kalbinde, moda ve terzilik alanında kaliteden ödün vermeyen bir hizmet sunan Recepoğlu, hem yerel halk hem de turistler için tercih edilen bir adres olmayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somalili mevkidaşıyla görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

ANKARA (İGFA) – Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud ile görüştü.

İletişim Başkanlığı’ndan aktarılan detaylara göre görüşmede, Türkiye ile Somali ikili ilişkileri, Somali ile Etiyopya arasındaki gerginlik, bölgesel ve küresel gelişmeler ele alındı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye ile Somali arasındaki iş birliğinin önemini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali’nin Etiyopya ile yaşadığı gerginliğin çözümü için Türkiye’nin gayretlerine devam edeceğini, iki ülke arasında uzlaşının tesisi için Türkiye’de gerçekleşecek ikinci tur görüşmelerinde somut sonuçlar beklendiğini belirtti.

Çin’den karbon ayak izi hamlesi

Çin, 2024 yılı içerisinde karbon ayak izi ölçümü ve karbon yakalama için 70 ulusal standart yayınlayacak.

ÇİN (İGFA) – Çin, karbon emisyonlarının azaltımına yönelik bir adım olarak, 2024 yılında karbon ayak izi, enerji verimliliği ve tüketimi ile karbon yakalama, kullanımı ve depolanması konusunda 70 ulusal standart yayınlayacak. Ülkenin devlet planlama kurumundan yapılan açıklamada, 2025 yılına kadar 100 karbon emisyon yönetimi standardizasyon planının oluşturulacağı belirtildi.
 

İsrail, Haniye suikastında amacına ulaştı mı?

İsrail’in Tahran’ın göbeğinde Hamas lideri İsmail Haniye’ye düzenlediği suikast sonrası taşlar yerinden oynadı. Hamas’ta liderlik koltuğuna Yahya Sinwar geçti. Peki bu durum İsrail’in işine geldi mi?

BURSA (İGFA) – İsrail’in Tahran’da Hamas lideri İsmail Haniye’ye düzenlediği suikast sonrası Orta Doğu’da dengeler bir kez daha ciddi şekilde değişmiş oldu. İsrail bu suikast ile hedefinde olan bir ismi daha devre dışı bıraktı ancak bu durum Hamas’ta da ciddi değişimlere yol açtı. Askeri kanat lideri Yahya Sinwar, siyasi  liderliği de ele aldı. İsrail’de oldukça çekinilen ve korku kaynağı olan Yahya Sinwar’ı, dolaylı olarak lider haline getiren İsrail, rüzgar ekip fırtına biçmiş olabilir. Netanyahu’nun bu suikast ile hedefine ulaşıp ulaşmadığını Dış Politika Uzmanı Dr. Barış Adıbelli Herkes Duysun için yorumladı. 

NETANYAHU’NUN HANİYE SUİKASTI TERS TEPTİ

İsrail lideri Netanyahu’nun Hamas lideri Haniye’ye düzenlediği suikast sonucu çıkan neticeden pişman olmuş olabileceğini ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “Netanyahu bu suikast ile birlikte Yahya Sinwar’ın önünü açtı. Hamas’ın tüm kontrolü Sinwar’ın eline geçmiş oldu. Halbuki İsrail’in amacı Yahya Sinwar’ı ortadan kaldırıp Hamas’tan koparmaktı. Bu suikast tam tersi bir netice verdi. Yahya Sinwar Hamas’ın hem siyasi hem askeri tabanını ele geçirdi.” dedi.

HAMAS, SİNWAR’I SEÇEREK İDDİALI BİR ADIM ATTI

Hamas’ın bu seçim ile İsrail’den intikam almış olduğunu ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “Hamas çok akıllı bir seçim yaptı. Bu seçimle önemli bir mesaj verilmiş oldu. Ancak şunu atlamamak gerekiyor ki Hamas’ta kolektif bir liderlik vardır. Tek lidere mutlak bağlı bir Hamas yok. Hamas iddialı ve cesur bir karar aldı Sinwar’ı seçerek. Ancak bu seçimi yaptıklarına göre ateşkes ve esir takası gibi başlıkların gündeme gelmeyeceği riskini de göze almış olmaları gerekiyor. 

YAHYA SİNWAR İSRAİL’İ ÇOK İYİ TANIYOR

Yahya Sinwar’ın sıradan bir isim olmadığını ve Hamas tarihinde önemli bir yeri olduğunu ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “Yahya Sinwar sıradan bir isim değil. 21 yıl İsrail hapishanelerinde hapis yattı. Diğer liderlerden farklı bir profili var. Hapis olduğu yıllarda İbraniceyi akıcı bir şekilde öğreniyor. 20 küsur yılda İsrail’in Hamas’a ve Filistin’e bakışını çok iyi bir şekilde okuyor. Sinwar’ın İsrail’in tezlerini İsraillilerden daha iyi bildiği söyleniyor.” dedi.

SİNWAR EFSANELEŞMİŞ BİR FİGÜR HALİNE GELDİ

Yahya Sinwar’ın “hayalet” lakabına uygun olarak hareket ettiğini ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “Sinwar’ın lakabı ‘hayalet’. Kendisi şu anda ortada yok. Ancak bu zamana kadar gerçekleşen direnişin ardında da bir ismin olması gerekiyor. Bu isim de şu anda Yahya Sinwar. Kriz anları ve zor anlar toplumda efsanelerin çıkmasına neden oluyor. Karizmatik liderler de böyle dönemlerde ortaya çıkıyor. Yahya Sinwar’ın ismi bile İsrail’de yüreklere korku salmaya yetiyor.” dedi.

İran, İsrail’e karşı misilleme saldırısı yapacak mı?

Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’ın göbeğinde suikasta uğraması sonrası tüm dünya, İran’ın İsrail’e vereceği yanıta kilitlenmiş durumda. İran, önceki misilleme saldırılarında olduğu gibi sınırlı bir yanıt mı verecek yoksa İsrail’in canını gerçekten yakacak mı?

BURSA (İGFA) – İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye düzenlediği saldırılar, Hamas lideri İsmail Haniye”ye düzenlenen suikast ile birlikte farklı bir boyuta taşındı. İsrail tarafından Tahran’ın göbeğinde katledilen Haniye’nin ardından, İran üzerinde hiç olmadığı kadar ciddi bir baskı oluştu. Tüm dünya ve özellikle Müslüman ülkeler İran’ın vereceği yanıtı bekliyor. İran ise bu konuda şu ana kadar temkinli hareket etti. İran’ın İsrail’e yapması muhtemel misillemeleri Dış Politika Uzmanı Dr. Barış Adıbelli yorumladı. 

“İRAN, RUSYA’DAN BEKLEDİĞİ DESTEĞİ ALAMADI”

İran’ın Haniye suikastı sonrası Rusya’dan beklediği yanıtı alamadığını ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “İran, İsrail’e belki de hiç cevap vermeyebilir. Beklediklerini tam olarak alamadılar. Putin, büyük bir Orta Doğu savaşı istemiyor. Bu nedenle Putin, İran’a ‘Bu savaşı genişletme!’ telkininde bulundu. İran’ın savaşı genişletmesi durumunda karşısında ABD olacak. Bu durumda da Rusya devreye girmek zorunda kalacak. Rusya da şu anda böyle bir adım atmak istemiyor.” dedi.

HİZBULLAH, İRAN ADINA SAHADA YER ALIYOR

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın Fuad Şükr’ün suikastı üzerine yaptığı konuşmanın dikkate alınması gerektiğini ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “Nasrallah, İran’ın daimi bir savaşa girmesine gerek olmadığını, meseleyi sahada kendilerinin hallettiğini ifade etti. Hizbullah, İran’dan gelecek silah desteğinin devamını istiyor. Bu sözleri Hasan Nasrallah mı söylüyor yoksa İran mı söylettiriyor tam olarak bilemiyoruz. Ancak İran’ın bu işte gönülsüz olduğunu biliyoruz. İran bu işte gönlü olsaydı nisan ayındaki misillemeyi daha ciddi yapardı.” ifadelerini kullandı.

İRAN’IN ULUSLARARASI CAMİADA PRESTİJİ BÜYÜK YARA ALDI

İran’da şu anda genel bir öfkenin hakim olduğunu ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “İran’ın tüm uluslararası camiada prestiji, saygınlığı ve itibarı büyük yara aldı. Misafir ettiği konuğunu koruyamadı. Sünni bir örgütün Sünni liderinin İran’da ölmesi Müslüman aleminde farklı etkilere de neden oldu. Suikastın gerçekleşme yöntemleri de belli olmaya başladı. İran’ın iddia ettiği gibi dışarıdan bir saldırı olmadığı, Devrim Muhafızları içerisinde devşirilen elemanların Haniye’nin yatağının altına bomba koydukları ve suikastın bu şekilde gerçekleştiği iddia ediliyor. İran şu anda işi uzatarak diplomasi yoluna yönelmeye çalışıyor.” şeklinde konuştu.

HİZBULLAH’IN YANITI DAHA FARKLI OLABİLİR

İran dini lideri Ali Hamaney’in İsrail’e doğrudan bir saldırı için talimat verdiğini ifade eden Dr. Barış Adıbelli, “İran dini lideri Hamaney olayın gerçekleştiği gün direniş ekseniyle bir araya gelerek İsrail’e doğrudan saldırmalarına dair talimat verdi. Bu emrin aynısı orduya da verildi. Vekil güçler kullanılmadan saldırının gerçekleşmesi talep edildi. ABD’ye göre İsrail’e olası saldırının iki dalga halinde gelmesi bekleniyor. Bu saldırılar İran ve Hizbullah üzerinden gerçekleşecek. Saldırıların yine füze ve dron saldırısı şeklinde olması bekleniyor. Ancak Hizbullah verdiği sinyallerde daha farklı bir yanıt vereceğini gösterdi. Hizbullah, sivil unsurlar da dahil tüm İsrail’i hedef alacağını ilan etti.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’den Lübnan’a seyahat uyarısı!

Dışişleri Bakanlığı, Lübnan’a seyahat etmekten kaçınmaları ve hali hazırda Lübnan’da bulunan vatandaşların mümkünse ülkeden ayrılmalarını tavsiye etti.

ANKARA (İGFA) – Lübnan’a yönelik seyahat uyarısı Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi.

Bakanlık, konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, bölgedeki son gelişmeler nedeniyle, Lübnan’daki güvenlik durumunun hızlı bir şekilde bozulması ihtimali olduğu vurguladı.

Türk vatandaşlarının “elzem” olmadığı sürece Lübnan’a seyahat etmekten kaçınmaları tavsiye edilen açıklamada, “Lübnan’da bulunan vatandaşlarımızın ise tedbirli olmaları, zorunlu olmadıkça Nebatiyeh, Güney Lübnan, Bekaa ve Baalbek-Hermel vilayetlerine gitmemeleri ve Lübnan’da kalmaları elzem olmayanların mümkünse ticari uçuşlar halen devam ederken Lübnan’dan ayrılmaları tavsiye olunmaktadır.” ifadeleri yer aldı.

Gelişmelerin Bakanlık ve Türkiye’nin Beyrut Büyükelçiliği’nin resmi internet sitelerinden ve sosyal medya hesaplarından takip edilmesinin yararlı olacağının altı çizilen açıklamada, acil durumlar için elçiliğin telefon numarasına da yer verildi.

Batı, İsrail’i korumaya daha ne kadar devam edecek?

Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesi ve 7 Ekim’den beri İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği katliama kayıtsız şartsız destek veren ABD ve Batı ülkelerinin tavrının ne kadar devam edeceği merak konusu.

 Oğuzhan Osman BİLGİN / HERKES DUYSUN

BURSA (İGFA) – İsrail, 7 Ekim’den beri Filistin’de soykırıma devam ediyor.

Uluslararası kuruluşların bu katliama kayıtsız kalması tarihin sayfalarına bir utanç vesikası olarak kaydedilmiş durumda.

İsrail ise katliamın dozunu her gün biraz daha artırmaya devam ediyor.

Son olarak Hamas lideri İsmail Haniye’nin İsrail tarafından İran’da katledilmesi bu vahşeti yeni bir boyuta taşıdı.

Prof. Dr. İsmail Şahin: Kıbrıs bir muhafız gibidir

Yaşanan bu gelişmelere akıllara Batı ülkelerinin İsrail’e verdiği açık desteğin daha ne kadar devam edebileceği sorusunu akıllara getiriyor. Bu konuyu Dış Politika Uzmanı Prof. Dr. İsmail Şahin Herkes Duysun için analiz etti.

BATI ÜLKELERİ BU ŞEKİLDE DEVAM EDERSE BARIŞI ELDE ETMEK MÜMKÜN DEĞİL

Egemen ülkelerin ve uluslararası kuruluşların kayıtsız tavrının İsrail’e daha da güç verdiğini ifade eden Prof. Dr. İsmail Şahin, ” Uluslararası aktörlerin İsrail’i koruyucu politikaları, onun hukuk tanımaz tutumunu daha da güçlendiriyor. Kaçınılmaz olarak İsrail’in pervasızlığı, bölgedeki diğer ülkelerin de güvenliğini tehdit ediyor.

Bu durum, uluslararası toplumun sessiz kalmaması gereken bir hukuk ihlalidir.

Eğer İsrail’in bu tür uygulamaları devam ederse, bölgede kalıcı bir barış ve istikrarın sağlanması mümkün olmayacaktır.” dedi.

Netanyahu: Her türlü senaryoya hazırız - Ekonomim

İSRAİL KÜRESEL BARIŞIN ÖNÜNDE TEHDİT

İsrail’in yıllardan beri takındığı vurdumduymaz tavrın küresel barış için ciddi bir tehdit olduğunu ifade eden Prof. Dr. İsmail Şahin, “İsrail’in savaş çığırtkanlığı ve hukuk tanımaz tutumu, küresel barışa ve güvenliğe karşı da ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Çünkü bu tür eylemler ve tutumlar, bölgesel çatışmaların büyümesini ve küresel düzeyde istikrarsızlığı teşvik ediyor.

Ayrıca, uluslararası toplumun bu tür davranışlara karşı etkin bir şekilde müdahale etmemesi, diğer ülkeler ve gruplar için de kötü bir örnek teşkil ediyor.” dedi. 

ORSAM-Ortadoğu Araştırmaları Merkezi